Onun
şapkası buna, ötekinin şapkası diğerine, şapka üstüne şapka giydirerek işi
yürütmeye çalışıyoruz. Sonunda birinin açıkta kalıyor…
Rönesans’tan
devrimden bahsediliyor ama Milli Takımlardan, amatör takımlara kadar kimin
hangi belgeyle ne iş yaptığı belli değil.
Yönetmelik,
prosedür farklı icraat farklı işliyor. Kime sorarsınız laf dönüp dolaşıp
eğitime dayanıyor.
Eğitim
şart diyoruz ama biliyoruz ki eğitim cehaleti alıyor, kalıcı olan terbiyedir
aslında.
Terbiye
ahlak bilgisi görgüsüdür. Aileden gelir. Yetersizse üstüne hangi eğitimi
koyarsanız koyun bir yanınız hep eksik kalır.
Birileri
çıkar bu yanınızı kullanır.
Bu
açıdan ne dediğiniz ardından ne yaptığınız önemlidir.
Tutarlı
olmazsanız biz burada neciyiz diye gocunmak kaçınılmazdır.
Medet
umduğunuz eğitimcilerin durumu ise ortada.
Kayırmalar
kollamalar sızdırmalar, usulsüzlükler, yolsuzluklar ayyuka çıkmışken lüks makam
arabası skandalı patladı.
Öyküsü
son derece ilginç. Kurumun zirai, ticari ve ihale gelirlerini kullanarak aracı
alan dernek merkez olarak Seyfi Babanın dükkânını bilâ bedel kullanırken müdüre
90 bin liralık makam arabası alıyor.
O
müdür Seyfi Babaya jest olarak verilen kurumun otopark kumandasını geri almıştı
hatırlarsanız vakti zamanında…
Ne
diyelim, balık baştan kokarmış.
Direksiyon
sınavından bile ceza alındığına göre talim terbiye eğitim gerçekten şartmış…
YAZI: ENGİN AKIN
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder