Pazartesi, Temmuz 21, 2014

“Başkana antrenör olduğumu söylemeyin, O benim çorbacı olduğumu sanıyor”

Vitrin ve pazarlama güzel olunca içeri çekmek kolay oluyor.

Hele birde futbol muhabbeti varsa işlem tamamdır. Hayır diyemezsiniz. Elinde avucunda ne varsa verirsin o zaman.

 

Her gün gelir gider, gezer tozar, yer içer, alıp verirsiniz. Sıfatlara fotoğraflara baktığınızda aklınızın ucundan geçmez ama bir gün “cenaze dolayısıyla kapalıyız” yazılarıyla karşılaştığınızda irkilirsiniz ve inanmak istemezsiniz…

 

Bu yazılar ardında yüzlerce canlı cenaze bıraktığının ilanıdır aslında. Bankadan kredi çekip de veren mi dersiniz, karnındaki çocuğu düşüren mi.

 

10 yıllık siyasi iradenin üretimi olan büyük balon patlamıştır artık. İlk işi siyaseten kendini var edeni satmak olmuştu.

 

Evet, ilkleri yapmakla övünüyordu. Silivri Kulüpler Birliği Başkanının akıbeti meçhul. Bu da ilk defa oluyor. Yani bir ilki daha başarmış olmanın mutluluğu vardır suratında eminim.

 

Siyasi yönlendirmelerle parlatılan ilişkiler samimiyet ve gönüllülük esasına göre geliştiği için mağdur denir mi bilmiyorum ama elini verip kolunu kaptıranlar konuştukça olayın boyutunun Silivri’yi aştığı, federasyona, Milli Takıma, diğer kulüplere kadar yayıldığı anlatılıyor.

 

Tabii ki adam seçmek arabadan kavun almaya benzemez, onun için muhteremin biri “bana arkadaşını söyle sana kim olduğunu söyleyeyim” demiş…

 

Kamuoyu olayın şokuyla sarsılırken bu arada Silivrispor’da aylardır buzdolabında bekletilen direktör menajer de açıklandı.

 

Daha önceleri çok yazmıştım ama tekrar etmekte fayda var. Mesut Tonta’ya kesinlikle karşı değilim. Hiçbir takıntım ve problemim olmadığı gibi bir şekilde kulübün içinde bulunması desteklenmesi gereken biri olduğunu kabul ediyorum.

 

Ancak yolu yöntemi böyle mi olmalıydı, işte burası tartışılır…

Belediye başkan kontenjanından, siyasi tercihlerle, dolaylı yollardan gelmesi doğru ve etik değil. Ayrıca ilk defa gelmiyor ki Mesut hocam valla Demirel’i geçti gitme gelme konusunda. Daha önce sekiz kere gitti, dokuz kere geldi ama hep futbol adamı teknik adam olarak geldi. İsterdik ki yönetici olarak gelsin olmadı bir daha ki kongreye artık.

 

Oysa şimdi durum farklı. Kendisine empoze edilen “ne iş olsa yaparım abi” rolünü kabul etmesi ilginç. Üstelik herkes biliyor ki Erdal hoca onu istemiyordu. Yusuf hocayla daha önceye dayalı problemleri ve karşılıklı ihanet söylemleri de vardı.

 

Bir şekilde ikna edilmişler fakat bu ekip arasındaki uyum ahenk, güven sıfırın altında. Yüksek gerilim hattı gibiler ve her an büyük bir patlama kapımızda çıkabilir. Mesut hoca kulüpteki herkesten daha büyük ve daha deneyimli olduğu halde yeni sezon yapılanması, planlaması yapıldıktan sonra açıklanması ilginç bir detay. Dolayısıyla takımın yanında mı, içinde mi, dışında mı olacak? Kulüpte mi, tribünde mi nerede duracak bunların hepsi problem aslında.

 

Unutmadan eklemekte fayda da var. Mesut Tonta’nın göreve gelecek olması ile birlikte istifa edecek olan yöneticiler de vardı. Bunların da akıbetini ilerleyen zamanlarda izleriz herhalde. Çok iyi bildiğim ve saygı duyduğum bu iki isim Tonta’yı nasıl sineye çekecek, bekleyeceğiz artık.

 

Kısacası Mesut hoca işleri toparlasın diye mi geldi, yoksa pişmiş aşa su olarak mı katıldı tam belli değil. amacımız Mesut hocayı yıpratmak değil, aksine bu adam bu kulübün izleme komitesindeydi onlarca maç yüzlerce oyuncu izledi madem Özgür’ü gözden çıkardınız Mesut hocayı daha önce getirseydiniz de takip ettiği maçlar oyuncularla ilgili raporlarından yararlanarak daha sağlıklı bir yapılanma içine girerdiniz onu anlatmaya çalışıyorum.

 

Altyapıyı da Şevket’i bostan çiftliğine çevirdiniz mi bundan iyisi Kulüpler Birliği Başkanlığıdır…

 

Herkesin bir yoğurt yiyişi vardır ama manda çiftliğinden geliyorsa uyku yapar. Uyandığınızda iş işten geçmiş de olabilir…

YAZI: ENGİN AKIN

Hiç yorum yok:

Genç Kartaltepeliler depremzedeleri unutmadı

Genç Kartaltepeliler taraftar grubu, bu bayramda da deprem bölgesini unutmadı.